6 Mayıs 2011 Cuma

ben bana kendim için lazımım...

 ben bana kendim için lazımım yazmış 14ünde... aylar sonra ilkkez baktım dayanamayıp... worldexplorer ı kullanmamalıydım bugün. iyi olmicağımı bilmem gerekirken inadına der gibi girdim. eski günlerimizi, 3 kaldığımız o evi, alışveriş yaptığımız marketi, kavga ettiğimiz otel önünü, çalıştığımız su parkını, ... tek tek izledim kilometrelerce uzaktan. sanki daha dünmüş gibi hatırladım bakışlarından kokusuna her detayını. sonra elim telefona gitti. ama olmaz dedim! olmaz çünkü. arasam ne dicemki yada o ne dicek? giriş gelişme bi şekilde oturdu yerine diyelim, ya sonuç? yine burkulmuş iki yabancının vedalaşmasını yaşayıp kapatmaktansa o telefonu hiç aramamalıyım dedim kendi kendime. ne olmuş yani özlemişsem? ne olmuş yani hiç bişey aynı kalmamışsa? ne olmş yani hala kendimi toparlayıp hayatıma devam edemediysem? elbet bigün işler benim içinde güzelleşicek.

güneşli günlerde çalışmak gelmiomuş içinden. nedenki? tam tersine ben güneşi severim. hep güneşli olsunda ben hiç onu hatırlamıım isterim. yağmurlu kapalı havalarda system dinleyip such a lonely day diye düşünmekten kurtulduğum için severm güneşli havaları. istesemde bunalamam. çocukken geçirdiğim o iç karartıcı pazarlar bile güneşli havalarda daha bi farklı görünürdü. ama şimdi içimde her gün o pazarların can sıkıcı karanlığını yaşıyorum. o aklıma her düştüğünde kalbimde bi sıkışma ve karanlık bi bulut hissediyorum... such a lonely life, should be banned!

28 Nisan 2011 Perşembe

ben aşkı böyle öğrenmedim...

 ben aşkı böyle öğrenmedim..içinde bulunduğum şu durumun aşk olmadığı aşikar.. çekim desem bi senede çekimmi kalır? sevgi desen insan sevdiğine ne böyle şeyler öyleyebilir nede böyle canını yakabilir.
benim yaşadığım aşk gerçekten aşktı..içindeyken yaşarken yani böyle aşkmı olur dediğim isyan ettiğim beğenmediğim o aşk şimdi bana cennet gibi gelio.meyer nasıl güçlü bi aşkmış o. nasıl bi saygıymış aramızdaki...canımızı yakıcak şeylerin hepsi gerçekten sevgiden korkudanmış... ama işte insan yaşarken anlamıo. bunlar küçük şeyler abartma diyemio.. neymiş kuzenini istemeye geliolarsa bundan sananeymiş..bundan kavga çıkarılırmı ya? yaptım ama.. bide şimdi bak halime. bugün doğum günün senin. petek dinçöz dinliorum evet. doğum günün şarkısıyla başladım tan taşçı derken şimdide eskilerden bize ait şarkıları dinliorum. senin o merhametin o korumacılığın ozamanlar ne kadar barbar gelirdi.şimdi bak bide. barbarlık nasıl olurmuş işte görüorum şimdi hemde yaşayarak. e bırak git diceksin...yada gel belkide... ama olmuyoki işte. ha diiince bırakılıp kapanmıoki defter. her insan listede bir artı yaratırken ben nasıl dönerim arkamı..ne kadar bana yakışmayan düşünceler cümleler bunlar dimi? bende artık kendime yabancıyım zaten. bazen bakıorumda kim bu diorum..kim yarattı seni içimde. korkorum kendimden.. gerçekten kötü bi insan oldum. birinin canını yakmaya korkan ben şimdi canını yakmadııımda uyku uyuyamıorum.
çok özlüorum seni..bazen kalkıp herşeyi bıraksamda koşsam diorum... biliorum...hiç bişiy değişmicek. hiç bişey güzel olmicak. içimdeki güzelliği bozmaya korkuorum. bırak diorum o olduuu yerde kalsın. eğer sende onda güzel bi yerdeysen sende batırma kendini...kal orda.ama diorum çok özlüorum!!!

10 Ocak 2011 Pazartesi

%100 - %0

güven denilen şey bikere kaybedildimi ne zormuş geri kazanması. kazandırmayı bilene kolaydır belki ama benim karşımda öyle bir insan oğlu varki ne yapsa boka batıo. yoruldum artık hergün tartışmaktan.. kavga etmekten.. yanında yatan elini tutan sevgilim dediğin adama güvenememek, hemde adını söylese hakkaten öylemi du bakkim nüfus kağıdına dicek kadar güvenememek.. sevgisine emin olamamak. hayır ayrıliim diorum bırakmıo. isteyen ayrılır diorum bi gayret diorum ama hep bi şüphe ya pişman olursam ya ondan çok seven olmazsa beni ya o sonsa ... korkorum kısacası. hı atlatamammı atlatırım. ben kaç seneyi geride bırakmışımda başım dik yine sırıtmışım ortalarda bunamı boyun eğicem. yaş kemale erdi evlenmek istiorum artık. çocuklarım olsun istiorum ama dün gece bi düşündümde ben bu adamdan çocuk yapsam ne bi boka benzer o çocuk nede güvenip ellerine bırakabilirim. ilerde bişey olsa ayrılmaya kalksam yedi sülale naapar eder çocuğu bile göstermezler bana. en ufak bi kavgada oturtur çocuğa beni kötüler. böyle erkekmi olur diorum kendime... bumu idealim?! erkek erkek gibi olucak ağır olucak, bi yere girdimi daha girişinden el sıkışına insanlarda saygı uyandırıcak, yanındaki kadına sahip çıkıcak ondan önce kendisi savunucak kadınını, yalanla kıvırmayla işi olmicak, bebek taklidi yapıp kadını soğutmicak, yalandan ağlamicak... en çokta yalandan ağlama olayı... abi ağlayasın yoksa ağlamicaksın. ne öyle samanyolu dizilerindekiler gibi gözyaşı gelmeden dövünmeler... anlıo kadınlarr yemio bunları, yemiorum bunları.

bazen diorum sevgimmi bitti acaba? ondanmı bu anlayışsızlık. sonra yok diorum onun yaşattıklarının hıncı bitmedi. hırçınlıım ondan. tanıştığım her insana güvenin %100 yle gidip 1.ayda başlayan yalanlarla bunu sıfırladığını görünce demekki herşey ölüyormuş.

o sevmediği içinmi sevmediğini hissediyorum yoksa ben sevmediğim içinmi oda sevmio gibi gelio...

6 Ocak 2011 Perşembe

domates N.E.

bu ösym nin bize kastı nedir anlamadım. hayatımı karartmak için belli aşlı kararlar almışlar ve en gereksiz herşeyi değiştirmelerine rağmen hala şu öğrenci kilmiği resmine çözüm bulamadılar. arkadaş 1.50 ye 55 kilo olduğum zamanlarda kalma fotoğrafımı daha kaç sene çarşaf çarşaf öğrenci belgelerimde taşıycam ben. öss başvurusuna götürdüğüm o resim kabusum oldu. babam tutturdu öğrenci belgen allah öğrenci belgen die. ve okulla alakası olmayan ben onu bile almaya gitmiyip sevgilimi gönderdim alsın die. tabiki unuttuğum ve aylarca evden çıkmamama kadar beni götürebilecek olan o kırmızıya bulanmış ağzım tecavüzcü coşkun gibi kaymış resmimle rezilliğime rezillik katıyorum. ösym duy sesimide o lisede sabah sabah fotoğraf çekileceğimizi unuttuğum için en pejmurde halimle gittiğim dombili şipşak fotodan kurtar beniiiii

blogmu kim

bir tane bile okurum olmadan böyle yazmak birde sanki okunuyormuş gibi sizli bizli hitaplar kullanmakta blogların cilvesi işte..pıf

uykusuzluğun etkileri

hala uyumadığıma inanamıyorum. zayıflicam die ya uykusuzluktan ölücem yada biber hapından. yakında tam bir ezik olarak ana haber bültenlerinde çarşaf çarşaf resimlerim eşliğinde biber hapından ölen kafası basmaz diye gözümde bantla gezinicem. ama öldükten sonra ne fayda... hayır anlamıorumda bi arkadaşım var bulduğunu tıkar ağzına, hepside abuk subuk abur cubur... ama karı 34 beden ben habire şişiorum. bide dengesiz kilo alıorumkii... belden dizlere! kısacık alana 10 kilo gelince değirmen taşından farksız oluo ki bu sadece arkadan görünüm...bide yandan olanını düşünün... evlerdenn ırak.yemicem diye şartladıkça kendimi daha çok acıkıorum işin kötüsü. yasaklar caziptir her zaman... ademin elması sayesinde hepimiz bu içimizdeki kötü sesi dinleyip yasakları fetedioruz. neden bütün zararlı şeyler karşı konulamaz acaba? fastfood, bilimum kebap çeşitleri, aldatma, .. vs vs

biraz boş boş konuşup kafa ütüleyesim var sanırım. saatlerdir yalnızım girmediğim blog kalmadı. herkesin herşeyini öğrendim çok lazımmış gibi. kimisine bide utanmadım mail attım. hayranım hastayım sana dicektim tuttum kendimi. ben ne zaman normal insanlar gibi sorumluluklarımı yerine getiricem die cidden merak etmeye başladım. haır kazık kadar oldum ne okua giderim ne bi ödememi kendim yaparım. habire bişeylerim kesilir kapanır... o telefona gelen ne kadar gereksiz mesaj varsa inciine cincine kadar okurum ama bi türlü o son ödemeleri okuyamam. ya çişim gelir ya uykum vardır. uğraşmam.

buarada hindistana gitmek istiorum. delhide kaybolmak bidahada kendimi bulamamak... artık hayal bile kurmuorum. dönem dönem yattıktan snra kurduğum pembe dizi kıvamında hayallerim vardı. bi haftadan uzun sürdürdüğümde kendim bile inanıp gazetede gördüğüm kızları aa bu benim en yakın arkadaşım dicek kadar benimserdim. bu mallığın son noktası ve umumi bi yerde parlak zekamı bu kadar ortaya sermiş olmamda tescilli kanıtı. 5 kapı özel üretim arabalardan, ultra mega holdinglere; bikaç ameliyatla muhteşem bi güzelliğe sahip olmamdan, peşimden koşan erkeklere... hepsinin adı sanı yıllardır belli olan yakın arkadaşlarımdan aile dostlarımıza kadar herşeyi uydurmuşumdur. geniş bi hayal gücüm var... artık hayatımın boşluğundanmıdır hiç bi konuda tatmin olamamamdanmı bilmem ama hayal kurduğumda kendimi çok daha iyi hissediyorum. ama gel görki gerçek dünyaya döndüğüm o sabahlarda dibe vuruşun allahını yaşıorum o ayrı.............

nerden nereye

buraya yazmaya başlıcağım zaman bi stress basıo beni. sanki harika şeyler yazmalıymışım, herkes bana hasta beni okuomuş gibi gelio. bu ikizler burcunun çok garip zellikleri var ya... erkeklerini bilmem ama kızları hakkaten garipler. hem küçük dağları ben yarattım edasında çenesine güvenir hemde kendinden asla hoşnut olmaz. şahsen ben tam bi ikizlerim. hangi özelleğini hangi siteye girip okusam -her gerizeka kız gibi- "aha aynıı ben" oluorum. ikizler kadını flörtözmüş mesela... ben kendimi maymun iştahlı veya elde etme manyağı olarak tanımlarken bunu öğrendim. demekki sorun bende değil burcumdaymış. hayır neyime güvenerek bunları döktüğümüde anlamıorum ama benim hiç açık yüreklilikle bunları konuşucak arkadaşım yok. sanırım bi şekilde birilerinin beni anladığını bilmek için... bütün kızlarında fesat, kıskanç, komplexli, pislik ve kaşar olduğunu düşünüorum. kişi kişiyi kendinden bilir tezindenmi...hayır!

lisedeyken böyle 8 kız penguenler gibi gezerdik... sevgilime yazanımı, kıyafetlerimi çalanımı, eşyalarıma darp uygulayanımı, dedikodudan beni yerin dibine sokanımı... ne ararsan vardı o grup bozması parazitsel yaşamda. ama ben bunu 9 sene sonra anladım. yuh ne salakmışsın diceksiniz ama son sene patlak verdi bu sürtüklerin hepsi. orta okul ve lisede cazgırın kaprislinin tekiydim.  ** olsam çekilmicek cinsten! ama gel görki bana üniversiteye geçince bi haller oldu ben böyle pısırık, anama küfredilse ayyyy yazık ne derdi var kim bilir dicek, kafasına vur ekmeğini al tadında kimlik bunalımı yaşayan bi ezik oldum. lise sona kadar spor ayakkabı bögh ögh diyen ben birden bembeyaz converseler giyip çimlere sürtmeye falan başladım. kenarlarını yırtıorum alındığının 2. günü falan... neyse işte tamda benim bu dönemimde o zamana kadar çok çektirmişim sanırımki hepsi birer birer patlattılar bombalarını. en sona bi tanesi kaldı ama oda uzakta olduğundan...uzakta olmasına rağmen bu zatı muhteremin eli her yere yeterdi. lisedeyken bi çok kez aynı çocuğa aşık olmuşluğumuz vadı ve bunu sorun etmezdik. geniş mezhepli gevşek zamanlarımıza o zamanlarki dostluk kazansın klişeside eklendiğinde böyle bi tepki çıkıodu ortaya.
son 2 senedir düzenli olarak belli dönemlerde belli bir amaç için bu yadigar arkadaşıma sulanan bi çocuk vardı. gel zaman git zaman çocuk istenmediğini anlayıp bundan uzaklaşıo ne hikmettirki tamda o dönemde ben çıkıorum karşısına. benim yadigardan bir haber  tabi çocuk. odaböyle balıklama atlayıp aşığım seviorum diyen ve ilk durakta inilecek cinsten biri... sürekli mıç mıç bi tip. bir ay direndim sonunda ulan 2 senedir kimse girmio hayatıma mal gibi geziniorum yeter dedim ve başladık... aman allah keşke başlamasaydım.. bi ay önce benim yadigarın sümük muamelesi bile yapmaya tenezzül etmediği bu çocuk birden ingiltere prensine dönüştüki gözünde beni arayıp s*çtı sıvadı. ben ayartmışım onuda kuyruk sallamasam gelmezmişte bilmem ne... ah o eziklik öyle bi sinmişki üstüme böle özür falan diliorum halbuki hakettiği şeyler çok başkaa... açıp ağzımı bi başlasam hık die kalıcak ama "yadigar" işte. kıyamadım... salaklığıma doymiim. bu gerizeka ben ne zaman birini beğensem gider sana yapıcam ayağına çocuğa yazar, bişey beğensem ben alamadan alır, arkadaşlarıyla tanıştırmaz, ... komplexlinin teki kısacası... hı benim hiç mi yok komplexim? dünya kadar var. en başta burnum mesela. patates kafa oyuncakların patlıcan şekilli burunlarını benden esinlenmişler sanki. gözlerim birbirine çok yakındır. yandan bakıldığında (burnum olmasa) böyle biri tavayla vurmuş gibi grünen bi yüze sahibim. ama kimsenin ekmeğiyle oynamıorum... ama kimide istesem elde ettim eninde sonunda. nitekim olmaz dediğim ilk durakta inilesi bu çocukcağız bütün herşeyimi çekerek bir senedir bana katlanıo.

nerden nereye geldim bilmiorum ama dnüp okuyamıcam. ilerde ekle-sil yaparım belki üşenmezsem. yoruldum şimdi...

yarattın takip et allahım

bayadır yamazdığımı farkettim... 2011... off ne gündü ne geceydi.. kendimi bırakıp komplex kumkuması "kankamla!" uğraşmak, kilolarımı gizlemeye çalışmak ve bedeni büyük olan elbisemin fermuarıın tutmamasına delirmekle başlayan hazırlanma sürecim...detaylara giriyim en iyisi...  güya erkenden hazır olup fotoğraf falan çekinmeyi hayal ederek yattığım gecenin sabahı 3 te uyanmamla bütün planlarım altüst oldu. evden çıktım bir harala gürele... iş hallediyorm. aldığım kilolar belli olmasın diye solaryuma girmeye kalktım bi kaç gün öncesinden ama yüzüm pul pul soyulmaya başlayıp sırtımda alerjiler çıkınca   son gün son seansımı ekmeye karar verdim. zaten vaktimde yoktu. her neyse kuafr kısmı tam bi fiyaskoyla sonuçlandı zaten. tırnaklar takma saçlar kına gecesi style. harika oldum... eve geldim ve süper bi manzara... 34 bedeni bile daralttırmak zorunda olucak kadar zayıf ama bir okadarda komplexli arkadaşım benim eve gelmemi ve onu ilgi odağım haline getirip kendimi saf dışı bırakmamı bekliyor. bi gazla lenslerimi taktım, kirpikler, makyaj derken elbisenin fermuarının tutmadığını ve en ufak bi hareketimde açıldığını fark ettim. tabi bu arada kına gecesine gitmeye hazırlanıyordan farksız olduğumuzdan yerlere kadar kırmızı jarse, donunun markasını bile gösteren elbisesiyle gizli kaşar arkadaşım "ayy buramdan memem çıktı", "ayy buramdan et çıkıo" (ne etii eti gelde bende gör somalili!!!), "ayyy kirpikler belli olmuoo benimkilerde çok uzun ya ama seninkilerr ne kadar belli", "o lenslerle bakma bana korkuorum" ( evet ben yaratığım çünkü), "baksana elbise yere kadar beni ne kadar uzun gösterdi zaten uzunum aslında" diye cümleler sarfederek ağzmdan nerdeyse şunların dökülmesine neden olucaktı : "evet ben cüceyim...evet en harika şahane sensin ve ben kendimle ilgilenmeyi bile haketmiorum.şimdi emrine amadeyim prensesim bütün kaprisleriniz için hazırırm!!!" bunları söylememe gerek kalmadan son cümlesiyle delirdim ve açtım gözlerimi üstüne üstüne giderek bende hazırlanıorum ve elbisem olmadı seninle ilgilenicek halimde yok...çık çık çık sevgilinmiyim ya ben senin diyerek susmasını sağladım. gece daha başlamadan byleyse devamını düşünemedim açıkcası... rıfkıyıda hazırladım çıktık... gittik aman allah resmen düğün... fonda kanun taksimi ve berbat bir ortam. hıh dedim aferin kızım işte sana eğlence. geceyi şöyle kısaca özetliyim... içtim, yedim, kmplex kumkumasını ayıltmaya çalışır gibi yaparak dalga geçtim... ve birkez daha anladımki ben bu kızı boğarım! allah korusun böyle sevgilim olsa saçını başını yolarım... hiç yoksa fingirdediği 6 kişi var. yemek yiyemdiği için her zaman aç ve bayılır bunuda bünyem zayıfa bağlar. estetik olduğu bağıran bir burnu var ve hala doğal güzel olduğunu savunur. moda olsa kafasına çük takıp çıkar. geyikten anlamaz, şaka kaldırmaz... naletin teki. en büyük hayalim bigün karşısına geçip "komplexli keko, sen moda ne takip edip aksan yapıcam diye kıçını yırtıcağına önca sarj demeyi öğren sonradan görme kaşar, şıllık" diip bacaklarını vücudundan ayırıp kıçına kalanınıda ağzına sokup yamuk suratını iyice yamultmak!!!!!

korku

hayatım boyunca yalnız olmaktan korkuorum. 
hayatım boyunca birilerini beklemekten,
çocuk sahibi olamamaktan,
öfkemi kontrol edememekten,
yalan söylemek zorunda kalmaktan,
insanlar tarafından yanlış anlaşılmaktan,
insanlar tarafından hiç anlaşılamamaktan,
sevgimi vermekten çekinmekten,
güvenip yıkılmaktan,
hayal kırıklıklarına alışmak zorunda kalmaktan,
aldatılmaktan,
zaaflarıma yenik düşmekten,
çılgın bir aşk yaşayıp sonsuza kadar mutlu gitmemesinden,
insanların gerçek yüzlerini hep geç görmekten,
güzel şeylere kolay alışıp kötüleri asla kabullenememekten,
anlayışlı olamamaktan,
hatalarımı görememekten ve gördüklerimi düzeltememekten,
sorumluluk sahibi olamamaktan,
beni gerçekten benim sevdiim gibi sevecek birine sahip olamamaktan,
çıkar yanımda olduğunu bile bile etrafımdakileri sevmektenvazgeçememekten,
gerçekler yerine gerçek olmasını istediklerime kendimi inandırmaktan,
yalanları gerçeklere tercih edecek kadar çaresiz olmaktan,
sevdiklerimi tek hatalarına bakarak yargılamaktan,
dilimi kontrol edememekten,
kırıldığım şeyleri asla unutmayıp yaralarını hep içimde taşıdıım halde beni kıran insanlardan uzaklaşamamaktan,  kendime olan sevgi ve güvenimi asla kazanamamaktan,
fazla sahiplenici olmaktan,
konuşup beni rahatlatıcak biri yerine küsenleri seçmekten,
et parçası yerine konmaktan,
aynalarla konuşup rahatlamak zorunda olmaktan,
aptal insanlara tahammül edememekten,
iyi bir insan olamamaktan, ...
korkuyorum!   




(dünümden ve bugünümden yarınıma...)



...

kafası kopasıca kızlar

kızlardan resmen nefret ediorm. çok ciddi olarak dünya üzerinde erkeklerin bile birbirleini seçmelerini yadırgamıorm. yemediğim kazık kalmadı halada akıllanamadım. her tanıştığım kıza bir öncekini anlatıp aaa çık çık çık bak neler yapmışş %100 haklısın yorumları alıp, 3 ay içinde yine aynı senaryoyu izliorum.erkeklerle arkadaş olsan yok öle bi yalan dünyada.. anneme acayip kızıorum bi kardeşim bari olaydı yaa.mal gibi bi başıma geçiriorum günlerimi. ben böleyim ama bi dönem aman allah diip ipi kopmuş gibi deli gibi sosyalleşip bi hafta içinde depresyonlara giriorm. ay bütün dünyanın yükü benim üstümde, üff okuldada herkes üstüme gelio -çok gidiomuşum gibi- , zaten kazık kadar oldum hala bi nişan yüzüüm bile yok hadi o yok bari diplomayı alsaydık be, vs............. bu gel gitler beni benden alıoo. yalnız geldik yalnız gidicez mantığı altında hadi eğlencelik diceim kimsem bile yok. bok var gibi ayyyy dostuuuumm diiip sorumlulkları yükle babam yükle sonra ilk gördüğün hatadaa amaaannn senlemi uğraşcam bee diip çek git. olmuo iştee benn arkadaşlık nasıl olurrr bilmiorm.

ortaokul ve lise boyunca 7 kızla takılıp penguenler gibi her boku beraber yaparsam kazıklarını tek tek ağzımdan çıkardıklarında da alık alık arkalarından böle senelerce bakarım işteeeeeeeeeeeeeeeeeeee...kafaları kopsun inşallahhhda ağızlarından çıksıınn hepsininnnnnnnnnnn

rekontrüksiyon

hayatım boyunca hiç bi zaman bi bakanı bi daha baktırıcak hata kasabın eşiğine takılıp tökezleticek kadar güzel olamadım. ilk başlarda sorun cildimde sandım. perşembe okul çıkışlarına aldığım ve suratımı delik deşik eden dermatolog randevularımla komplex serüvenime başladım. dermatoloğun beni soymaktan ve deşmekten başka bişey yapmadığını anlamam çok uzun sürmedi ama sadece cilt doktorumu deiştirmeye; elinde büyüdüğüm ve doğal olarak kendini kirpi benide kirpinin pamuk yumağı yavrusu sanan "O" teyzeme gitmeyekarar verdim. bu kararla beraber saatler süren yalvarışlar halinde ikna çabasına adadım kendimi ve sonunda muvaffak oldum. bir sene sonunda asla bebek gibi bi cilde sahip olamicağımı fark ettimde çok şükür cumartesileri şehrin bütün çıtırlarının toplanma noktasına saatinde gidip, kimse gelmeden koca big mac menuleri "aallah yanağma bulaştı" "oyyy göz göze geldik" stresi olmadan yeme lüxüme geri kavuştm. ve tabi kıpkırmızı yerine daha nispeten normal bir cilt rengiyle...
 koplex bu rahat durmuokii ille dürtüo biyerlerde... bir gün orta okuldaki ergen, sivilcelerinden gözlerinin içi bile kıpkırmızı olan, ses tınısı bülent ersoyu andıran bir gerizekalı "ahahahaaa işime burunu sokma dicem ama o burnu sokmamakta ayrı bi yetenek ister" şeklinde zeka ve empati kokan bir laf sokmayla egomu çizdi. o gün bütün sınıf arkadaşlarımın ortasında çizilen egomla eve döndüm. bütün gece ayna bana ben burnuma uzuuuun uzuuunnn baktık. aslında dışardan bakanlar o gün o çocuğu sokup sokup çıkardığım o mahrem yerlerden sonra  eve gidip ağlicaımı değil, bu konuyu düşünüceğimi bile tahmin etmediler eminim ama ben taktım bikere...ertesi akşamdan itibaren önce annemin akabindede bababın beynini yemeye ve estetiğe ikna etme çabalarına başladım. bu çabalarım yaklaşık 4 yıl sürücekti... ama ben henüz farkında değildim...
 her ergenlik dönemindeki kız gibi şu ruj dudağı şöyle gösteriomuş, bu pudrayla porselen kaplanıomuşşsun, onun kulandığı krem nicole kidmana dönüştüomuş rivayetlerine inanım varımı yoğumu kozmatiğe yatırmaya başladım....ta kiiiiiii 18 yaşına kadar...
 18e girdiimde babam artık tamam -istiosan hala- estetik için hazırsın dedi. ve hayatımda yepyeni bir dönem olan yüz rekonstrüksiyonu araştırmaları başladı. kah çeneme kah göz çukuruma kah elmacıklarıma kah dudaklarıma kah yanaklarıma estetikler düşünmeye başladım. burun haricinde herşeyi araştırdım hatta okadar abarttımki kafatası kemiğime kadar yeniden şekillendirilmeyi düşündüm. bitaraftanda aklım çıkıo Jocelyn Wildenstein gibi olucak sonum die... neticede cesaret edemedim.
 geçen sene bir anda vahi glir gibi sabah kalktıım gibi anneme koşup ameliyat olmalıyım dedim...tamda annem düşünürken! tabi annemin planları otomatikman yattı ve bütün dikkatlir yeniden benim üstüme toplandı. randevuyu aldık ve doktora gitik. sorduğum salak sorulardan sonra benim için pskiyariden randevu alıcağını ve 4 ay sonra tekrar gelmemi söyleyip kibarca (kibarca olmasınn tek sebebide babamın eskiden stajyeri olmasıydı eminim.kıpkırmızıydı adam biz çıkadken sonuçta) salaklığımı yüzüme vurup şutladı annemle beni. zaten şimdi zamanım yoktu hem daha süslü püslü pijamalar, sabahlıklar almam lazımdı diip kendimi kandırdım, içimdeki nefreti öldürdüm. 4 ay sonra ameliyatı oldum ve şu yazıyı yazarken üzerinden 8 ay geçtiğini düşünmemeye o yüzden hala şiş olduğuna kendimi inandırmaya çalışıorum. doğallıktan yana bir pdrof a gidince sanırımm fazla doğal oldu... ama henüz pes etmedimm! 3 e kdr yolu var............